Antakya da bulunan en önemli tarihi cami. Ve caminin içinde Habib-i Neccar adlı zatın türbesi var.
Ve ayrıca Anadolu da yapılan ilk camidir.
Şöyle bir alıntıyla devam edelim:
''Kıssaya gore, M.S. 40’lı yıllarda (İsa), havarilerinden Yunus (Yuhanna) ve Yahya’yı (Pavlus)Antakya’ya gönderir. Bu iki elçi Antakya'ya girerken koyunlarını otlatan marangoz Habib-i Neccar ile karşılaşır (neccar, marangoz demektir). Neccar, yatalak oğlunun elçiler tarafından iyileştirilmesi üzerine İsa'nın getirdiği dine iman eder. Ancak Antakyalılar elçileri hoş karşılamaz ve onları hapse atarlar. İsa, bunun üzerine Barnabas’ı şehre üçüncü elçi olarak gönderir. Elçilerin tüm çabalarına rağmen halk İsa’nın dinine inanmaz ve onları öldürmeyi planlar. Bunu öğrenen Habib-i Neccar, şehre giderek Antakyalılara "Sizden hiçbir ücret talep etmeden Hakk dinini anlatan bu elçilerin söylediklerine uyun" diye seslenir. İsa'nın elçileri de, Habib-i Neccar da işkence altında şehit olurlar. Bu olay Kur'an’ın Yasin suresinde anlatılmaktadır.'' Kaynak; vikipedi.
Aslında burada yazmadığı çok şey var. Habib Neccar'a çok işkence ederler. Başını gövdesinden ayırırlar. Bir rivayete göre zat başını koltuğunun altına alır ve tam bu caminin önünde düşer. İki tane türbesi var. bir tarafta başı diğer tarafta gövdesi varmış. ben türbeyi çekemedim içeri çok karanlıktı. flaş patlatıp rahatsızlık vermek istemedim insanlara. Sadece camiyle yetinmek zorunda kaldım.
Bu ahşap kapı, pencereler caminin hemen avlusunda sol tarafta bulunuyordu. O kadar şık bir havası vardı ki. çekmeden duramadım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum, düşünce, ne dersen artık...