13 Mart 2011 Pazar

Kapadım Pencerelerimi...


Biliyorum farkındalaşıyoruz. Değişiyoruz her geçen gün.
Bu hayatta insanı (yada beni) en mutlu eden şeylerden biri hayal kurmaktır.
Bazan olur ki çok kuvvetli bir hüzün dalgası gelir çarpar bizi.
Ki bazı zamanlarda bunun çok tersi olur. Çok neşeli dalgalar gelir çarpar bizi.
Hayattan beklentiler yüksek tutulmalı bence. Yüksek tutalım iyi düşünelim hep iyi olsun inşaallah.

Deniz burnumun dibinde. Fakat uğramıyorum kaç zamandır. pencereden bakmakla yetiniyorum.
Ahşap bir eve gitmek istiyorum. böyle pencereleri olsun. ve o ahşap kokusunu duyarak uykuya dalmak istiyorum. Sabah pencerelerimi açtığımda uçsuz bucaksız okyanusu görmek, yada yüksek yüksek yemmyeşil veya bemmbeyaz dağlar görmek isiyoruum. 
İki tarafı uzuun uzuuun ağaçlarla kaplı bir yeşil yolda yürümek istiyuruumm...

Hayalsiz yaşanmaz.
Evet kesinlikle onsuz olmaaz.
Yeşille maviyi istiyorum dostum...

8 Mart 2011 Salı

Antakya, Habib-i Neccar.

Antakya da bulunan en önemli tarihi cami. Ve caminin içinde Habib-i Neccar adlı zatın türbesi var.
Ve ayrıca Anadolu da yapılan ilk camidir.

Şöyle bir alıntıyla devam edelim:
''Kıssaya gore, M.S. 40’lı yıllarda (İsa), havarilerinden Yunus (Yuhanna) ve Yahya’yı (Pavlus)Antakya’ya gönderir. Bu iki elçi Antakya'ya girerken koyunlarını otlatan marangoz Habib-i Neccar ile karşılaşır (neccar, marangoz demektir). Neccar, yatalak oğlunun elçiler tarafından iyileştirilmesi üzerine İsa'nın getirdiği dine iman eder. Ancak Antakyalılar elçileri hoş karşılamaz ve onları hapse atarlar. İsa, bunun üzerine Barnabas’ı şehre üçüncü elçi olarak gönderir. Elçilerin tüm çabalarına rağmen halk İsa’nın dinine inanmaz ve onları öldürmeyi planlar. Bunu öğrenen Habib-i Neccar, şehre giderek Antakyalılara "Sizden hiçbir ücret talep etmeden Hakk dinini anlatan bu elçilerin söylediklerine uyun" diye seslenir. İsa'nın elçileri de, Habib-i Neccar da işkence altında şehit olurlar. Bu olay Kur'an’ın Yasin suresinde anlatılmaktadır.'' Kaynak; vikipedi.

Aslında burada yazmadığı çok şey var. Habib Neccar'a çok işkence ederler. Başını gövdesinden ayırırlar. Bir rivayete göre zat başını koltuğunun altına alır ve tam bu caminin önünde düşer. İki tane türbesi var. bir tarafta başı diğer tarafta gövdesi varmış. ben türbeyi çekemedim içeri çok karanlıktı. flaş patlatıp rahatsızlık vermek istemedim insanlara. Sadece camiyle yetinmek zorunda kaldım.


  Bu ahşap kapı, pencereler caminin hemen avlusunda sol tarafta bulunuyordu. O kadar şık bir havası vardı ki. çekmeden duramadım.