24 Ağustos 2015 Pazartesi

Bartına Hoşçakal

Merhaba!
En son ki yazımda Amasradan bahsetmiştim. Ve birazcıkta Bartın'dan bahsedeyim gitmeden dedim. 
Bartına bir türlü ısınamadığımı söylemişmiydim? Tamam küçük ve şirin bir şehir. Aslında sevilse güzel bir şehir. Fakat ne bilim Herşeyin çok Pahalı normal Şehirlerden 2 kat Pahalı bir şehir hatta. 
Öncelikle Bartın da sebze ve meyve kıtlığı var sanki. Onu Anlatayım. Çok lezzetli olmamakla beraber çokta Pahalı. Normalin de üstünde. Haftada iki gün pazarı var. Köylü teyzelerden Oluşan bir pazar. Satıcılar erkek değil. Hep teyzelerden Oluşan bir pazar. Herkes kendi diktiğini yaptığını Satıyor orada. Tabi Satıcı hep kadın olunca daha pazara yaklaşmadan bir uğultu geliyor oradan. Çok sesli bir ortam :)) 
Yeşillik ağırlıklı olmak üzere geneli hep aynı biber kabak Patlıcan Salatalık domates.... Vesaire. Yaz sebzeleri yaz meyveleri. Aslında ilk düşündüğümüz bunlar bahçe işi el emeği çok lezzetli olur diye. Ama malesef öyle olmuyor işte. Şimdiye kadar öyle dört dörtlük lezzeti tam yerinde yiyemedik. 
Ben Akdeniz çocuğuyum. Ve Akdenizli bir insanın damak tadı fazla gelişmiş olur. Mersin'in o birbirinden lezzetli meyveleri sebzeleri ve Hatay'ın o çok meşhur yemekleri Arasında büyümüşümdür. Ondan dolayı da böyle yerlerin lezzeti bizi açmıyor. Kendi memleketlerimizi Çokça arıyoruz. 
Gelelim insanına. Elbette ki her şehrin her milletin kendine göre iyisi var kötüsü var. Size bi kaç başıma gelen hadiseden bahsedeceğim şimdi. Birkeresinde çarşıya gitmek içim otobüse bindim. Hınca hınç dolu bir otobüs rast geldi. Kucağımda Muhammed Bilal sıkı sıkıya tutundum demirlere. Bir tane teyze 12 yaşlarında bir kız çocuğuna (yanında da nenesi oturuyor) "kızım hadi kalk nenenin kucağına otur da bak ablanın kucağında bebek var o da senin yerine otursun" dedi. Yaşlı teyze gökgürültü sesiyle " sananeee kimse benim kızımı yavrumu kaldıramaz. Istediği yere oturur sanane bundan" diye bağırdı. Teyze Şaşkın "bu Hanım'ın kucağında bebek var düşsün mü" diyince yaşlı teyze " düşerse düşsün banane" dedi :) ve tabi tüm otobüs izliyor. Bi tane adam arkadan " ben
kalkayım mi" diye soruyor. Ordan başka bir Hanım "bende kalkayım mı?" Diye soruyor. Yalnız
sadece soruyorlar. Oturdukları yerden ben kalkayım mı :)) Allahım ya. ;) 
Yok yok lütfen zahmet etmeyin dedim. Tabi bu arada yolu yaraladık. Çünkü zaten mesafeler kısa burda. Ve ben ne zaman otobüse binsem bi yere gitmek için hep öyle ayakta kaldım. Açıkçası halkı duyarsız ve Acımasız malesef. Yer veren oldu bi kaç defa ama onlar dışardan gelmiş okuyan öğrencilerdi. Yerli değillerdi :))
Ama neyseki burda da Allah karşıma çok dost canlısı yardımsever 3-5 insan çıkardı karşıma. Onlara dedim ki sizi tanımasam bu Bartınlıları hiç sevmezdim dedim. Onlarda kabul ediyorlar. Buranın halkı böyle diye. 
Beni burda evlerine davet eden dost canlısı Bartınlıların çok Cömert ve ikramdan hiç kaçınmadıklarını gördüm. Boğazlarına çok düşkün buranın halkı. Sen burda kalsaydın seni Şişko yapardık diye takıldılar. Hakikaten burda kilo aldım. Çok misafirperverliklerini gördüm. :) 
Esnafı ise geneli asık suratlı ve eyvallahı olmayan kimseler. Bir esnaf için güleryüzlülük esastır aslında. Alırsan al almazsan git tarzında bakışlar :)  
Evimin arkasında iki market var. Biri daha yakın. Diğeri ise biraz daha uzak. Ama o kadar Güler yüzlü tatlı dilli insanlar ki uzak olmasına rağmen hep oraya gidiyoruz. Güleryüz insanı çekiyor net! :)
Apartmanım çok sorunlu. Bütün kavgayı gürültüyü seven insanlar nasıl aynı binada toplanmış merak ediyorum. Asansörde bir komşuya karşılaştım geçen. Ilk defa görüyorum kendisi evde durmuyor çalıştığı için. Merhaba dedim Karşılık dahi vermedi. Allahım ne film insanlar var ya ;-))
Bi keresinde bir komşum geldi bi tanesini Kötüledi. Daha sonra diğeri geldi onu kötüledi. Ve birbirlerinden de çıkmıyorlar. Hiç biriyle samimiyetim olmadı çok şükür. Tabi ki Rabbim bir Tane de ço tatlı bi komşu çıkardı. O da bana yetti zaten.
Şimdilik bunlar yetsin. Kaldığımız maceraya Ankara ile devam etmek üzere Hoşçakal sevgili okuyucu. 🙋🏼


27 Temmuz 2015 Pazartesi

Amasra

Ah bu benim Gecikmiş yazılarım. Ah bu ben. 
Evet. Herkese merhaba. Yine geç kalınmış bir yazı ile herkesi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.( çok mu resmi oldu ne) :) öncelikle iki haberim var. Birincisi başlıktan da anlaşıldığı gibi Amasra'ya gittim. Ve tam 1,5 ay geçmiş bile. Ikincisi Bartın maceram burda son buluyor ve Ankara'ya taşınıyorum yakın bir zamanda. Hayat çok hızlı ve enteresan bir şeysin sen. :) 
Gelelim Bartın'a. Buraya tam alışmıştık tam sevmiştik hatta çok harika dostluklar oluşmuştu ki  Rabbim bu hayatın fani olduğunu Dünya'ya bağlanmamamız gerektiğini her güzelliğin bir sonu olduğunu Ankara olayıyla bizlere hatırlattı. Ben Lafı çok uzatmadan Amasradan bahsedip fooğraflarımı ekleyip gideceğim. Fakat kısa zamanda tekrar gelip bartın insanı hakkında bi yazı yazmak istiyorum. Zira burda pekte iyi tecrübeler Yaşadığımı söyleyemeyeceğim. 
İşte size muhteşemmm Amasra.
 cok kucuk ve sirin bir yer. toplmda 1 saatte her yeri gezip bitirilir.
 ortanca gorunce cekmeden duramayanlardan misiniz? masallah barekallah.
 binbir turlu ahsap hediyecikler satan dukkanlar..


 boyle de sirin bi sokagi var.
ve deniz :)

 en tatlilarindan biri de buydu sanirim. ozellikle benim llgi alanim olan recel bolumu. o kadar renkli ve cesitli receller vardi ki, eridim bittim. tabi fiyatlari da guzel. abarti seklinde :) ben ilk defa taze incir receli aldim ve yedim. minnak minak yemmyesil incirler vardi.  Allahimm tadi da cok guzeldi..

Aylar sonra denizi görmek güzeldi. Hemde çook güzeldi. 
sokaklarinin hepsi denize ciktigi icin seni cok sevdim Amasra :)

26 Nisan 2015 Pazar

Bartın

Merhaba! 
11 ay oldu Türkiye'ye geleli. Ve 1 ay oldu bartınlı olalı. evet Bartın'a taşındık. 
Öncelikle 11 ay öncesine dönersek 4 uçak değiştirerek geldik. Mola vererek geldiğimiz için 3 gün sürdü. :) ama şükür Kavuştuk ülkeme. Genelde ordan gelenler ah vah ederlermiş keşke bi daha gitsek derlermiş. Fakat ben şimdiye kadar öyle bişey demedim. Diyeceğimi de sanmıyorum. Sadece bi kaç bişeyi bazen ciddi özlüyorum. Mesela insana olan saygıyı. Mesela kılık kıyafete karışılmamasını..., gibi. 
Türkiye'de ki enn çok sevindiğim şeylerden birisi helal gıda platformunun giderek fazlalaşması oldu. Gimdes büyümüş. Helal sertifika alan firmalar çoğalmış. TSE de veriyor fakat ben çok güvenmiyorum ona. Bi durumlarıma göre Avrupa standartlarına göre değerlendiriyormuş ve %3 oranında alkole izin veriyorlarmış. Bunu daha geniş araştıracağım ama. 
Gelelim Bartın'a. Küçük ve Şirin bir şehir. Nüfusu 100bin bile değil. Bi tane caddesi var. Bi çarşısı var. :) bi tane ortadan geçen kemer köprü var. Bartın Çayı var. Ve deniz sadece 15 km uzakta. :) 
Adını Çokça duyduğumuz Amasra'da. Henüz gitmedik tabiki. Ama gidicem emin olun :) (yani inşaallah). Bartın insanını henüz anlamış Değilim. 1 Ay'ı geçti ben buraya taşına. Henüz apartmandan kimse gelmedi. Sadece bir tane yan komşu bi kaç kere kapımı tıklayıp bi ihtiyacın var mı dedi Sağolsun. Insanları sanırım biraz soğuk. Aman neyse ney. Burası Batı Karadeniz. Sonuçta karadeniz dimi? Hep Karadeniz'e gelenek gezmek isterdim. Rabbim bizi burlara yolladı. Kısmetimiz nasibimiz buralardaymış. :) 
Pek dışarı çıkmadım geldiğimden beri. Malum daha havalar soğuk. Ve Bilal bey daha önce çok hastalandığı için aman hastalanmasın diye dışarı çıkamıyorum. Sadece arada bir Güneş çıkınca hemen fırlıyoruz dışarı. Kendisi benden önce çıkıyor. Yeter ki dışarı çıkalım mı oğlum diyim. Hemen koşup paltosunu elime veriyor. :)
Umarım daha güzel Fotoğraflar çekebilirim. Aylar oldu. Fotoğraf makinemi elime almadım.