24 Ekim 2010 Pazar
Ben Küçükken...
Anılar, anılar... Benim o kadar çok hatıram anım varki, günler boyu geceler boyu anlatsam bitmez galiba. Artık ''ben küçükken'' diye başlayan cümleler kurduğumda bi süre sonra etrafımda kimse kalmaz galiba =P Ben küçükken şöyle olmuştu bir gün, ben küçükken böyle olmuştu, küçükken, ben küçükken... diye uzuyor. Ya ama çok ciddiyim nerden yaşamışım o kadar şeyi.
Her neyse efendim. şimdi yine ben küçükken diye birşey anlatacağım. Malum bu aralar gündem acayip savruluyor. türban, örtü, üniverste, zımbırtı. Artık midemiz kalktı bu kelimelerden. Şu ana kadar ülkemizdeki okuyan bayanlar malum üni'nin kapısında başlarında açıyorlardı. Eh bunu bilmyen yok. bende söyülüyorum daha. Neyse uzatmıyayım.
Size bu baş açma meselesiyle ilgili bir konu anlatacağım. ki bu hikaye küçüklüğümden beri beynime kazınmış adeta. ve yıllar geçtikçe saplanmış kalmış, küçülmemiş daha büyümüş olarak.
Bir gün ''Ben Küçükken'' bir televizyon programı seyrediyordum. yada seyrediyorduk orasını bilemiyorum artık. yine televizyonda bu baş örtüsü polemiği vardı. halkla yapılan röpörtaj vardı. bir tane kokoş bir kadına mikrofon tuttular onun görüşünü almak için. hiç ama hiç unutamıyorum kadın gayet kibirli bir tarzda burnu havada hiç istifini bozmadan vakur bir edayla aynen şöyle dedi ''Eğer okumak istiyorsa başını açacak.!'' Küçüktüm, ufaktım, ama bu sözler beynimde yankı yaptı. hemde defalarca. Ne demek bu.? biz böyle açtırırız işte başı. bizim istediğimizi yapacaksınız! ve yapıyorsunuz der gibi bir bakışı vardı kii... Nefret ettim, tiksindim. Ve onun gibi düşünen binlercesi. Eğer ki onlara bu fırsat verilmezse böyle konuşmaya cesaret edemezler. Ama görüyorsunuz bu fırsat ellerine veriliyor ki böyle hadsizce konuşuyorlar. O kadını şimdi görsem tanırım! Çünkü yüzü ve sözü beynime kazındı.
Şimdi köle kim oluyor?? acaba???
Ben baş açıp okuma zihniyetini anlamıyorum! Anlamayacağımda!
Bu örtü meselesi de biliyorum ki tez zamanda çözülecek. Artık onların dediği olmayacak. Ama herkes o kadar çok taviz verdiki, kaç para???
3 Ekim 2010 Pazar
Sonbahar
Hayat enteresan yahu. Bazan neler olup bittiğini bende bilmiyorum. Allahım! Birşeyler oluyor ve ben farkına varana kadar bitiveriyor. Bazı imtihanlar geçiyor. Ve biz fark edene kadar bakıyoruz ki bitmiş...
2010 dedim baktım ki Ekim ayına gelmişiz. Eylül de bitti...
Neyse bir kaç fotoğraf çektim. İnsanlar neden sonbaharda mutsuz olur anlamam. Galiba mutsuz olmak olmak için neden aradıklarından olsa gerek. Hani mutluluk batar ya.
Ne koca denizlere sığdırabildik umutlarımızı, nede martılar gibi özgür olabildik!!!
Ben şimdi gidiyorum. Bir daha ne zaman gelirim bilmiyorum.
Sevgiler...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)